26 Nisan 2011 Salı

herşeyin bir sırası varmış

herşey, geçen hafta izmir'de eski fotoğrafların tozlu kutularından çıkmasıyla başladı. içimde kıkır kıkır bişiyler... cumartesi kurstan sonra doğruca cağaloğlu yokuşu. ben hani böyle böyle bi de şöyle şöyle diye açıklamam gerekecek zannederken, tonton amcalar ne istediğini şıp diye çözdü "aaa sen kendinden yapışkanlı albüm istiyorsuuun..." hee valla, aynen ondan istiyormuşuuum.

dükkanın en dip köşesinde kalmış albümleri tozunu ala ala koydu tezgaha, zaten çok bi seçenek de yok, her model tek renk, bunun şusu var mı diyince de "kızım bunlar da tee nezamandan kaldı, şimdi böyle albüm alan mı var, eskidi artık bunlar, şimdi herşey bilgisayarda..." iki kelime daha etseydi oturup dökecektim eteklerimdekini. annem bana özenir ben anneme diyecektim. bir albüm var bizde, söz, nişan, düğün, çocuklar sırayla dizilmiş içine, şimdi bakınca nasıl güzel geliyor diyecektim hele ki düğün sayfasındaki o davetiye. kaç kere açıp bakmak istedim de bi daha yapışmazsa o meret diye korkumdan dokunamadıydım diyecektim. ama benim çocuğum böyle merakta kalmasın diye hem dışını hem de içini koydum davetiyenin. ilk 1 yaprak da şimdilik boş, önceki bilmemkaç yıl bakalım nasıl sığacak buraya...

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...