sanılmasın ki yazmıyorum diye takip de etmiyorum.
herkesi okuyorum, hatta nezaman yazacaklar diye merakla bekliyorum.
okurken heveslenip, haydiii diyorum, ama. cık. çıkmıyor.
okuduklarım kadar okunulası yazamıyorum gibi geliyor.
öyle edebi şeyler peşinde değilim o ayrı.
istediğim hayatımı anlatmak,
tanıdığım kişiler okumasın, aman iç dünyamı bilmesin diye de kimseciklerin haberi yok bu sayfadan.
eşim hariç.
o zaten okumasa da yüzüme bakınca anlıyor benim iç dünyamı :)
herkes mi böyle başlamış acaba?
çok çok yazmak isteyip de yazamamışlar mı en başta?
bir blog arkadaşım seda yılbaşı çekilişi yaptı. blogu olmayanlar da girdi ama şöyle bir şey dedi onlar için;
-size hediye alacak kişiler biraz zorlanabilir, çünkü bloglar kişi hakkında çok fazla ipucu veriyor-
ben de hediye alacağım kişinin bloguna girdim, 4-5 ay geriye gidip, okudum.
gerçekten de tanıdım sanki onu.
mutluluğuna bile ortak oldum resmen.
neyse, onu bilare yazarım zaten, hediyesi gittiğinde.
sonra şapkayı önüme alıp düşündüm
benim sayfamı okuyan biri beni ne kadar tanır diye.
işte burda kaldım ve bu post çıktı ortaya
böyle.
neyse ne.
Kolay Muffin Tarifi Nasıl Yapılır?
1 yıl önce