30 Haziran 2011 Perşembe

bahar çarpması diycem, temmuz geldi aslında...

herşeyi kucaklama isteğim var bugünlerde. mutfakta harikalar yaratıyım, evi pırıl pırıl tutayım, kendime ıvır zıvır bişiyler dikeyim, sonra onları giyip işe gideyim, havamı atayım. hergün oje süreyim, kıyafetimin rengine göre hem de. her gün! balkondaki saksı sayısını arttırayım, dikmediğim ot kaldıysa onlardan da ekeyim. uzak uzak akrabaları arayıp hal hatır sorayım, şirin gelin olup tüm teyze ve dayıların gönlünü fethedeyim. güneşli bir haftasonu görürsek eğer kendimizi suya atma planları yapayım. sitedeki veletlere özenip akşamları bisiklet bineyim.

niye bütün bu hisler ofiste gelir de kendimi zeyna gibi hissedip eve gidince koltuktan kalkmaya üşenirim...

bunları da ofiste yazdım şimdi içim içimden taşıyor sanki. koşa koşa eve gidesim var.

24 Haziran 2011 Cuma

21 Haziran 2011 Salı

sapanca'dan...

yüzümde çift fiyonk gülümsemem
burnumda yasemin kokusu
aklımda ateşböceklerinin dansı
bagajda bi sürpriz ve bol toprakla
döndüm




























































































19 Haziran 2011 Pazar

10 sene önce bugün...

o banktan kalkınca hani, elimi tutuverdin ya. aniden.
iyi ki tutmuşsun
iyi ki on yıldır, hiç bırakmamışsın.





13 Haziran 2011 Pazartesi

garipçe. evet.

kentten köye göç başlıyoor deseler, valizim hazır en önce ben koşarım sanırdım. meğer kafamı çevirsem, bütün istanbul arkamdaymış da haberim yokmuş.

sevgili köylüler de yavaştan istanbullu moduna girmeye başlamışlar. sanki biraz çekiniyorlar ama, olur olur.. 2 bilemedin 3 ay sonra o otopark da 15 tl'ye çıkar. neyi eksik ki, boğaz mı boğaz, deniz mi deniz, yeşillik mi yeşillik, hafif salaş, butik de...

vay arkadaş...











8 Haziran 2011 Çarşamba

içlendim yine

biriktiriyoruz da nereye kadar diye düşündüm bu sabah, babannemi rüyamda görmemin etkisi de var sanki. bize de öyle olacak, torunumuz büyüdüğünde hayal meyal hatırlayacak, belki de hiç göremeyecek. onun torununu söylememe bile gerek yok.

ahh hayat ne kadar boş!

sahi, onca fotoğraf, yıllardır sakladığım kağıt parçaları, defterler, el yazılarımız, mektuplar, bizim olan herşey nolcak bizden sonra, kim saklayacak benim gözüm gibi, aydından sürükleyip getirdiğim, çoğalttığım anılarımı...

3 Haziran 2011 Cuma

ses

Çeneni avuçlarının içine alıp, duvara dalıp kalma!.
Çeneni avuçlarının içine alma!.
Kalk!
Pencereye gel!
Bak!
Dışarda gece bir cenup denizi gibi güzel,
çarpıyor pencerene dalgaları..
Gel!
Dinle havaları:
havalar seslerin yoludur,
havalar seslerle doludur:
toprağın, suyun, yıldızların
ve bizim seslerimizle...
Pencereye gel!
Havaları dinle bir:
Sesimiz yanındadır,
sesimiz seninledir...

NHR
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...